AddThis

Bookmark and Share

Feridün Düzağaç

27 Haziran 2009 Cumartesi


Feridun Düzağaç 10 Ekim 1968'de Adana'da doğdu. İlk kez Mersin'de bir grubun solisti olarak şarkı söylemeye başladı. ilk kez 1988'de aynı üniversitede okuduğu dört arkadaşıyla kendi müziklerini üretmek ve kendi şarkılarını yazmak için kurdukları TINI grubuyla başlad.Çukurova üniversitesi iktisat fakültesini bitiren ''Feridün düzağaç'' şarkılarında genelde özlem aşk sevgi göndermelere yaparak yüreğimizi fet etmeyi başardı.Bu anlamda Türkiye'de piyasada kalmayı başaran şahsiyetlerden olmayı başaran ''Ferin Düzağaç'' Bana göre Köprüden Önce Son çıkış isimli aldümüdür.En iyi şarkısı bana göre ''Alev Alev'' isimli şarkısıdr..

Ogün Şanlısoy

23 Haziran 2009 Salı


1971 yılında Gölcük'te doğdu. Babasının görevi dolayısıyla pek çok farklı bölge ve şehirde geçen ilkokul yıllarından sonra Fenerbahçe Lisesi'nde ortaokul ve liseyi okudu. 1988 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümüne girdi ve mezun oldu.

1989 yılında yakın arkadaşı Kubilay Özvardar ile birlikte hazırladığı akustik dinleti onun ilk sahne deneyimiydi. Bu yıllarda Sugar mice grubuyla çalışmaya başladı ve ilk demo kaydını gerçekleştirdi. Daha sonra çeşitli amatör gruplarda solist olarak çalıştı.

1992 yılında Pentagram'a katıldı ve aynı yıl çıkan Trail blazer albümünde vokaliyle yeraldı. Türkiye'de ve yurtdışında Pentagram'la pek çok konser gerçekleştirdi. 1993 ve 1994 yıllarında Hıbır ve Rock dergilerinin okuyucuları tarafından Yılın En İyi Erkek Rock Şarkıcısı Solisti seçildi.

1994-95 yıllarında Gür Akad'ın kurduğu Klips grubunda solist olarak yeraldı ve bu grupla çeşitli konserler verdi. 1995 yılında piyasaya çıkan Özlem Tekin'in ''Kime Ne '' adlı ilk albümünde besteci, enstrümanist ve süpervisor olarak çalıştı.

1996 yılında Pentagram grubundan ayrılarak ilk solo albümünün çalışmalarına başladı. 1999 baharında Tempo Müzik(Raks) ten çıkan ''Korkma'' albümü Ümit Kuzer'in prodüktörlüğünde gerçekleştirildi. O GÜN albümü sanatçının ikinci solo albüm çalışması oluyor.

2006 yılında piyasa sürdüğü "Üç" adlı albümünde Pentagram grubundan arkadaşları Metin Türkcan ve Tarkan Gözübüyük ile çalıştı.

2007 yılının Ağustos ayında Korkma'07 albümünü çıkardı.

Ölünce hala arkalarından konuşulan sanatçılar,kişiler,kişilikler olurya işte bu Ogün'de onlardan birisi

Yüksek Sakadat


Yüksek Sadakat 1997 yılında Hürriyet gazetesi müzik yazarı ve Blue Jean dergisi Yayın Yönetmeni Kutlu Özmakinacı tarafından 'Filinta' adıyla kuruldu.
Çok sayıda eleman değişikliği yaşayan grup, Eylül 2004'te Cemil Demirbakan (vokal), Sefa Deniz Alemdar (davul), Uğur Onatkut (klavye) Serkan Özgen (gitar) ve Kutlu Özmakinacı'dan (bas) oluşan şu anki kadrosuna kavuştu.
Bu uzun yolculuğun değişik zamanlarında gruba katılan elemanlar, aynı yıl müzikle olan ilişkilerini daha iyi yansıttığını düşündükleri Yüksek Sadakat ismini aldılar. İngilizce kökenli Hi-Fi kısaltmasının tam açılımı olan High Fidelity'nin birebir Türkçe karşılığı olan Yüksek Sadakat, evlerimizde müzik dinlemek için kullandığımız ve canlı olarak icra edilen müziği en az kayıpla bizlere ulaştıran sistemlere deniyor. Grup için ise bu ad, çok çeşitli kaynaklardan çıkarak aynı paydada buluşan beş müzik adamının, müzikleriyle olan kopmaz bağlarını ifade ediyor.
2005'in ilk aylarında DMC ile şirketin ilk rock grubu olarak anlaşan Yüksek Sadakat, tüm söz ve müziklerin Kutlu Özmakinacı' ya, düzenlemelerin gruba ait olduğu kendi adını taşıyan ilk albümü için Nisan ayında stüdyoya girdi. Kayıtları bir ayda tamamlanan ve tonmaisterliği grup elemanı Uğur Onatkut tarafından yapılan albümün miksaj ve mastering'i Cem Büyükuzun'a ait.

Kutlu Özmakinacı: Bas
Cemil Demirbakan: Vokal
Uğur Onatkut: Klavye
Sefa Deniz Alemdar: Davul
Serkan Özgen: Gitar

(Grubun davulcusu olan Sefa Deniz Alemdar ayrılmıştır ve yüksek sadakat grupu şu anda yola Alpay Şaltla beraber devam etmektedir.)

Diğer Bir Not:Grupta Vokal olan Cemil Demirbakan ayrılmış,yerine Türk Rock Müziği'ne yıllardır gönül veren ve bugüne kadar MFÖ, Bulutsuzluk Özlemi, Yavuz Çetin, Mehmet Güreli, Fuat Güner, Akın Eldes, Yavuz Çetin, Taner Öngür, Ayşe Tütüncü de dahil olmak üzere bir çok sanatçı ve grupla çalışmış, sesi ve güçlü sahne perfomansıyla tanınan bir müzisyen olan, Kenan Vural geçmiştir..

Son albümleri gereğinden fazla güzel olan grubun piyasada kalması beni şaşırttı ilk şarkıları olan ''Belkü üstümüzden kuş geçer'' dinledikten sonra bu grubun kaybolup gideceği kanısına varmıştım ama şimdi devamlılık getiren bi grup olduğunu kanıtladı keyifli dinlemeler

Emre Aydın


Şubat 1981`de Isparta`da doğdu.

İlk öğretimi Isparta`da tamamladı. Antalya Anadolu Lisesi`nden mezun olduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünde öğrenim gördü.

2002 yılında katıldığı SingYourSong beste yarışmasında grubu 6. Cadde`yle Türkiye birincisi oldu.

Aynı yıl Universal Muzik tarafından yayınlanan toplama albümde "Dönersen" isimli şarkısıyla yer aldı.

2003 yılında grubu 6. Cadde`nin ilk resmi albümü yayınlandı. Aynı yıl gruptan ayrıldı.

Solo kariyerinin ilk albümü "Afili Yalnızlık" Sony BMG Türkiye GRGDN işbirliğiyle Ekim 2006`da yayınlanıyor.
Geçtiğimiz yıllarda Avrupa'da 1. seçilen Emre Aydın bence pekte o kadar başarlı değildi oylamalar Tüm Dünya tarafından yapıldığı ve herkese açıldığı için tüm gurbetçilerimiz ve ülkemizde oylamalar yapıldı bazı beğenmeyen arkadaşlarım bile üst üste 4-5 kere oy vererek sırf Türkiye'nin adının duyulmasını istemişlerdir..

Duman

Doksanlı yıllarin başlarında müzik yaşantilarına başlayan grup elemanlarından Kaan Tangöze (Vokal) ögrenim görmek amacı ile gittiği Seattle'da müzik yaşamına devam etti ve oradayken Türkiye'de çıkarmak istediği albüm için parçalarını hazırladı. Türkiye'de bulunan grubu Mad Madame ile Saettle ve Los Angeles'da yayınlanan toplama albümlerde yer aldi. Türkiye'ye döndüğünde Blue Blues Band ile beraber çalışan Batuhan Mutlugil'i (Gitar) ve Ari Barokas (Bas Gitar) ile beraber çaldıklari Mad Madame grubuna dahil ederek DUMAN isminde şimdiki gruplarini kurdular.

Böylece DUMAN "Eski Köprünün Altında" isimli albümleri ile büyük bir dinleyici kitlesinede ulaşmayı başardı. Çoğunlukla davulcu sorunu yaşayan grup bir çok isimle beraber çalıştı ama çoğunlukla albüm ve konserlerinde Türkiye'nin en basarili isimlerinden Alen Konakoğlu (Davul) eşlik etti. Özellikle "Belki Alışman Lazım" isimli albümden sonra stüdyo ve konser çalışmaların Alen Konakoğlu DUMAN grubunun 4. ismi oldu.

DUMAN hayranlari büyük bir sabırsızlıkla
beklediği, ve grubun tam bir titizlikle hazırladıkları "Belki Alışman Lazım" isimli albüm, "Eski Köprünün Altında" isimli ilk albüme göre biraz daha melankolik bir albüm. İlk albümde bulunan daha eğlenceli parçalar yerini tamamen daha hüzünlü ifadeler ve Kaan'ın sesiyle bütünleşti. Aşk, umutsuzluk ve hüzün temasi disinda "Masal" isimli parçada Adnan Menderes ve Deniz Gezmiş'in asılmalarına eleştirili bir yaklaşimda bulunmuş.

Sezen Aksu'nun daha önce seslendirdiği "Her Seyi Yak" isimli parça ise Kaan'ı
Doksanlı yıllarin başlarında müzik yaşantilarına başlayan grup elemanlarından Kaan Tangöze (Vokal) ögrenim görmek amacı ile gittiği Seattle'da müzik yaşamına devam etti ve oradayken Türkiye'de çıkarmak istediği albüm için parçalarını hazırladı. Türkiye'de bulunan grubu Mad Madame ile Saettle ve Los Angeles'da yayınlanan toplama albümlerde yer aldi. Türkiye'ye döndüğünde Blue Blues Band ile beraber çalışan Batuhan Mutlugil'i (Gitar) ve Ari Barokas (Bas Gitar) ile beraber çaldıklari Mad Madame gr
ubuna dahil ederek DUMAN isminde şimdiki gruplarini kurdular.

Böylece DUMAN "Eski Köprünün Altında" isimli albümleri ile büyük bir dinleyici kitlesinede ulaşmayı başardı. Çoğunlukla davulcu sorunu yaşayan grup bir çok isimle beraber çalıştı ama çoğunlukla albüm ve konserlerinde Türkiye'nin en basarili isimlerinden Alen Konakoğlu (Davul) eşlik etti. Özellikle "Belki Alışman Lazım" isimli albümden sonra stüdyo ve konser çalışmaların Alen Konakoğlu DUMAN grubunun 4. ismi oldu.

Türk rock müziğinin son dönemdeki en kaliteli temsilcilerinden biri olanDuman’ın yolculuğu, 90’ların ilk yıllarında başladı. Sıradışı vokalleriyle büyük beğeni toplayan, grubun müziğine gitarıyla da katkı sağlayanKaan Tangöze, müziğe, 8 yaşında aldığı piyano dersleriyle başladı. Sonra ailesiyle birlikte yurtdışına taşınınca derslerini yarım bırakmış olsa da müziğe olan ilgisi hep onun yanında oldu. 14 yaşında rock müziğe ilgi duymaya başlayan Tangöze, ilgisini araştırmaya yöneltti ve bir gitar alıp akor öğrenerek kendi imkanlarıyla çalışmalarına başladı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Seattle eyaletinde Türkiye’de çıkarmak istediği albümde yer alacak şarkıları hazırlayan Tangöze, o sırada Mad Madame adını taşıyan grubuyla Seattle ve Los Angeles’ta yayınlanan bazı koleksiyon albümlerinde yer aldı.

Tangöze Türkiye’ye döndüğünde o sırada Blue Blues Band ile çalışan Batuhan Mutlugil ve Ari Barokas’ı gruba dahil ederek "Duman" adıyla yeni bir çıkışı müjdeledi. Mutlugil gitarda, Barokas ise bas gitarda Duman müziğinin yaratılmasına katkı sağlayacak, ayrıca geri vokallerle de Tangöze’ye eşlik edeceklerdi. Batuhan Mutlugil’in babası Batu, Blue Blues Band’in kurucularındandı. Babasının, çocukluğunda Jimi Hendrix, Led Zeppelin, Beatles gibi isimlerin plaklarını çalması Batuhan’ın müziğe yönelmesinde en büyük etken olmuştu.

Gitar ve vokal konusunda güçlü bir kadro oluşturan topluluk, uzun süre aradığı davulcuyu bulamadı. Birlikte çalıştıkları müzisyenlerden en başarılısı Alen Konakoğlu oldu ve grubun canlı performanslarında büyük oranda o sahne aldı. Albüm çalışmalarına da önemli katkılar sağlayan Konakoğlu, "Belki Alışman Lazım" isimli albümle birlikte Duman kadrosundaki dördüncü isim olmayı başardı.

Duman, kısa sürede müthiş bir hayran kitlesi edinerek Türk rock müziğinin en önemli gruplarından biri oldu. Yüzlerce canlı performansta ayakta alkışlanan, özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara’da üniversite gençliğinin ilgi odağı olan topluluk, gerek müziğinde, gerekse vokallerinde hissedilen özgün tarz ile rock icrasına yeni bir boyut kazandırdı. Modern rock tarzını ülkemizin kültürel arkaplanıyla ustaca birleştiren Duman grubu, "Eski Köprünün Altında" adlı ilk albüm çalışmasıyla hedeflediği dinleyici kitlesine ulaşma başarısını gösterdi.

Birbirinden güzel ve orijinal 10 parçayı içeren albümün listesinde sırasıyla "Köprü Altı", "Bebek", "Hatun", "Halimiz Duman", "Dağlar Bağlar", "Hayatı Yaşa", "Yalnızlık Paylaşılmaz", "Dönek", "İstanbul"ve "Senin Gibi" isimli çalışmalar yer alıyordu. Kayıt ve mikslerde Levent Büyük imzasının bulunduğu 1999 çıkışlı albüm, NR1 etiketiyle müzik marketlerdeki yerini aldı.

Hareketli parçaların çoğunlukta olduğu, ancak "Halimiz Duman" ve "Yalnızlık Paylaşılmaz" gibi hüzünlü parçaları da barındıran çalışmayı, daha melankolik ve olgun bir yapıya sahip olan "Belki Alışman Lazım" albümü izledi. Yine NR1 etiketi taşıyan albümün yapımcılığını Murat Akad, kayıt ve mikslerini Levent Büyük üstlendi. Stüdyo 18’de kaydedilen çalışmaya Londra’da hizmet veren Heathmans Mastering şirketinden Steve Shin de katkı sağladı. Bu kez davulda dinlediğimiz isim Cengiz Baysal oldu.

"Belki Alışman Lazım", grubu tüm Türkiye’ye tanıtan albüm olarak nitelendirilebilir. Albümün raflardaki yerini aldığı 2002 yılına kadar grubun ulaştığı hayran kitlesi büyük bir başarı olarak değerlendirilse de bu albümle birlikte Türk rock müziğini özellikle takip etmeyen müzikseverler bile Duman’a sempati duymaya başladılar. Albümün en büyük sürprizi, Sezen Aksu’nun "Her Şeyi Yak" isimli unutulmaz parçasının müthiş yorumuydu.

Duygusal parçaların ağırlıkta olduğu, yer yer politik mesajların da kendisini hissettirdiği albümde sırasıyla "Bu Akşam", "Her Şeyi Yak", "Oje", "Kırmış Kalbini", "Masal", "Manası Yok", "Belki Alışman Lazım", "Bal", "Ah", "Elimdeki Saz Yeter Canıma", "Haberin Yok Ölüyorum" ve "Bu Akşam" adlı parçalar yer aldı.

Albümün depresif yapısını, şarkıların hazırlandığı 2 yıllık dönemde yaşadıkları olumsuz olaylara bağlayan grup elemanları, Türkiye’de sanatın geldiği, bir başka deyişle ’gelemediği’ noktadan da oldukça rahatsızlar. "Toplumun sanata eğilmesi için önce iç huzurunun olması gerekiyor" diyor grubun gitaristlerinden Ari... Ancak onlar ne ekonomik krizleri, ne de ülkede sanata olan ilginin yeterince olmamasını bahane edip uzaklaşmıyorlar işlerinden... Özgün tarzlarınıve kaliteli çalışmalarını tüm hızlarıyla sürdürüp topluma ’iyiyi’ ve ’doğruyu’ vermeye gayret ediyorlar.

2003’te çıkan "Konser" albümü de özenli çalışmalarının bir eseriydi aslında. Canlı performanslarını dinleme şansı bulamayan hayranları için konser kayıtlarını bir araya getirdiler. İlk çıkan iki albümde yer alan "Bu Akşam", "Masal", "Bebek", "İstanbul", "Senin Gibi", "Oje", "Belki Alışman Lazım", "Halimiz Duman", "Her Şeyi Yak", "Yalnızlık Paylaşılmaz", "Hayatı Yaşa" ve "Köprüaltı" adlı parçaların dışında "Çile Bülbülüm", bir Özdemir Erdoğan şarkısı olan "Gurbet" ve Müslüm Gürses’in seslendirdiği "Olmadı Yar" için yaptıkları cover çalışmaları da oldukça başarılıydı.

2004 yılında çıkarmış oldukları "Bu Akşam" isimli VCD/DVD'leri ile grup Türkiye'de bir ilke imza atmış oldu. Kimsenin cesaret edemediğini onlar yaptı ve canlı performans görüntülerini hayranlarının beğenisine sundular. İzledikçe insana keyif veren o muhteşem Duman konser heyecanını tadamayan hayranları "Konser" albümünden sonra bu albümle daha büyük bir sevinç yaşadılar

2005 yılı yaz aylarında çıkardıkları üçüncü stüdyo albümü “Seni Kendime Sakladım”ın prodüktörü diğer albümlerde olduğu gibi Murat Akad. Albümde yer alan 12 şarkının kayıt ve mixleri de Stüdyo 18’de Levent Büyük tarafından yapıldı. Gruba davulda “Belki Alışman Lazım” albümünde olduğu gibi Cengiz Baysal eşlik etti. Ari Barokas’ın şarkıları “Aman Aman” ve “Sayın Bayan” dışında kalan tüm parçaların söz ve müzikleri Kaan Tangöze’ye ait.

Açılışta yer alan “Özgürlüğün Ülkesi” dünya politikasını eleştiren enerjik bir punk rock şarkısı. Muhteşem balladlar “Seni Kendime Sakladım” ve “Melek”in yanı sıra, “Sen Ben” ve “Yürekten” de Duman’ın başarılı modern rock çalışmaları. Türkçe rock müziğin en önemli grubu Duman, kendine özgü tarzını “Yanıbaşımdan”, “Sadece Koklayacaktım” ve “Rüyanda Görsen İnanma” gibi şarkılarda gösterirken, “En Güzel Günüm Gecem”i ise kendilerini konserlerde yalnız bırakmayan seyircilerine hediye ediyor..

2006 Aralık ayında Kaan Tangöze ve Batuhan Mutlugil'in vatani görevlerini yerine getirme zamanı gelmişti. Grup kısa dönemde olsa bir müddet hayranlarından uzak kalmak zorundaydı. 2007 yılı şubat ayında ise grubun 4. ajanı Alen Konakoğlu (15 ay) vatani görevini yerine getirmek için ayrıldı. Mayıs ayı sonunda kısa dönem askerlikleri sona eren Kaan Tangöze ve Batuhan Mutlugil'in İstanbul'a dönmesi ile davulun başına grubun hiçte yabancı olmadığı bir isim "Cengiz Baysal" geçti ve o muhteşem konserler tekrardan başladı.

Konserlerde hayranları ile özlem gideren Duman grubu yeni albüm sinyallerinide vermeye başladı. Eminiz ki çıkacak olan yeni albümde de aynı Duman tadını bulacağız ve konserlerde onlarla çoşacağız. Son albümlerinden bazı dini bütünlüğümüzle dalga geçiyorlar diye söylentiler çıkmasına rğamen genel anlamda albüm iyi bir albüme benziyor dinlemenizi tavsiye derim

DUMAN hayranlari büyük bir sabırsızlıkla beklediği, ve grubun tam bir titizlikle hazırladıkları "Belki Alışman Lazım" isimli albüm, "Eski Köprünün Altında" isimli ilk albüme göre biraz daha melankolik bir albüm. İlk albümde bulunan daha eğlenceli parçalar yerini tamamen daha hüzünlü ifadeler ve Kaan'ın sesiyle bütünleşti. Aşk, umutsuzluk ve hüzün temasi disinda "Masal" isimli parçada Adnan Menderes ve Deniz Gezmiş'in asılmalarına eleştirili bir yaklaşimda bulunmuş.

Sezen Aksu'nun daha önce seslendirdiği "Her Seyi Yak" isimli parça ise Kaan'ın yorumu ile birkez daha alışılmış bir DUMAN tadı verdi ve çıkış parçası oldu. Umarız bir sonraki albümlerini daha kısa zaman içerisinde çıkararak hayranlarını yeni bir albümle sevindirebilirler.
n yorumu ile birkez daha alışılmış bir DUMAN tadı verdi ve çıkış parçası oldu. Umarız bir sonraki albümlerini daha kısa zaman içerisinde çıkararak hayranlarını yeni bir albümle sevindirebilirler.

Başı Bozuk

2002 yılında kurulan grup en başta Tibet Çakar(vokal)ve Cüneyt Aykulteli (solo gitar) açılış yaptı. İlk demoları olan "Zaman" isimli parçaları radyo D maksimum rock programında yayınlandı. Ancak uzun bir davulcu ve bas gitarist arama süresinden sonra 2003 yılının sonlarına doğru grup bugünki halini aldı. Davulda Onur Yıldırım,bas gitarda Cemal Kayaoğlu solo gitarda Cüneyt Aykulteli ve vokalde Tibet Çakar olmak üzere grup tamamlandı. İlk demolarını 2004 yılında kimsecikler isimli şarkıya yaptılar.Ayrıca grup kendi bütçesiyle bir klip çekti.(Ancak kamera şakası gibi birşeydi)

Deep rock barda ilk konserlerini verdiler. Bunun yanında ilerleyen senelerde festivaller konserler ve çeşitli organizasyonlarda bulundular. Roi rock bar iken bir süre orda bir bar grubu olarak devam ettiler. 2004 yılında köprüaltı tatoo piercing salonlarının sponsorluğuyla bir demo albüm çıkardılar. "Şimdi git" ve "kimsecikler" isimli şarkılarıyla.Daha sonra grup sponsorla küçük bir anlaşmazlık yaşadı. 2005 yılında "bizden geçti", "yak ışıkları" isimli şarkıların kayıtlarını tamamlayıp internet üzerinden yayınlamaya başladılar.2005 yılı ortalarında gruba saksafonu ve klavyesiyle Ozan Çoruk dahil oldu.2007 yılının ocak ayında "YAK IŞIKLARI" na klip çeken grup şuan albüm kayıtları ile ilgilenmektedir.

Grupun cover olarak söylediği şarkı çok ama video şeklinde upload edilmiştir bknz www.youtube.com onun dışında albüm olarak toplanmış belirli bir şarkıları yoktur aramaya kalkıpta bulamayabilirsiniz ama www.youtube.com dan indirebilirsiniz şarkıları

Şebnem Ferah

22 Haziran 2009 Pazartesi

12 Nisan 1972 yılında Yalova'da doğdu. Kırmızı elbiseler giyerek mahallede şarkılar söyleyen Şebnem Ferah'ın müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başlamış. Şebnem'in müzikle tanışmasında ailesinin çok büyük rolü olmuş. İlk okulda enstrüman ve solfej dersleri almaya başlamış. Şebnem'in ailesinde hemen hemen herkes müzikle içiçe ve evin her köşesinde enstrüman olduğu için müzik konusunda bilgili ve hazır olarak atılmış piyasaya.

İlk okul yıllarında mandolin kursu alan Şebnem okul orkestrasında da solistlik yapmış ve bugüne dek hayatını müzikle bağdaştırmış. Liseyi Bursa Gemlik'te 'Özel Namık Sözeri Lisesinde ' yatılı bir öğrenci olarak okumuş ve bu dönemler Şebnem'in kendisini tanımasına , tek başına ayakta kalmasına yardımcı olmuş.

Şebnem'in okul orkestralarında başlayan bu serüveni daha sonra küçük topluluklarla devam etmiş. Lise zamanlarında ' Pegasus ' adlı grubuyla beraber çalışan ama kafasında bir kız grubu hayali olan Şebnem , 80'lerin ortasında Bursa'da açılan bir stüdyo sayesinde Sedat abisiyle tanışmış ve bu hayalini 1988 yılında kurduğu 'Volvox' grubuyla gerçekleştirmiştir. Müzik uğruna ' Odtü Ekonomi ' Bölümünü 2. sınıftan terk etmiş ve daha sonra İstanbul'a gelince ' İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili Ve Edebiyatı ' bölümüne kaydolmuş.

1994 yılında ' Volvox ' grubunun dağılması sonucu Şebnem Ferah bireysel çalışmalarına başlamış. Rahmetli sanatçımız Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun keşfi sonucu Underground ortamdan daha Ferah bir ortama kavuşmuş.

Daha sonra ' 15 Kasım 1996 Cumartesi ' günü ' KADIN ' adlı ilk solo albümünü çıkardı. İlk videosunu ' Vazgeçtim Dünyadan ' adlı parçasına çeken Şebnem , Rock müzik piyasasını yeni bir döneme soktu. Çıkışıyla büyük bir sansasyon yarattı. Gerek kaset satışları gerekse video klibiyle uzun süre listelerde bir numara olarak boy gösterdi. Daha sonraları ' Yağmurlar ' , ' Bu Aşk Fazla Sana ' ve ' Fırtına ' adlı şarkılarına klip çekti. İlk konserini ' 04 Nisan 1997 ' de ' İzmir Ege Üniversitesi ' nde verdi ve büyük bir kalabalığa yaklaşık 6000 kişiye unutulmayacak dakikalar yaşattı. İzmir'deki konserin ardından Türkiye'nin çeşitli yerlerinde konserlerine devam etti ve bu konserlerin yanı sıra düzenli bar programları da yaptı.

Tabii ki Şebnem`in yaşadığı çok büyük acılar da oldu. 1998 yılında Ablası Aycan Ferah`ı yitirdi. Üzüntülü bir dönemin ardından 2.5 yıllık bir aradan sonra ' 24 Haziran 1999 Perşembe Günü ' ikinci albümünün ilk klibi ' Bugün ' müzik kanallarında boy göstermeye başladı ve tarih ' 30 Haziran 1999 Çarşamba ' yı gösterdiği zaman ' Artık Kısa Cümleler Kuruyorum ' adlı ikinci albümünü yine sansasyonlu bir şekilde bizlere sundu. İlk albümünde olduğu gibi ikinci albümünde de İskender Paydaş ve Pentagram ekibiyle çalışan Şebnem yine herkesi üzerine yoğunlaştırdı. Çok samimi sözlerin üzerine sarılmış etkileyici melodiler yine hafızamıza kazınacak ve aklımızdan asla silinmeyeceklerdi. Albümün ikinci videosu ' Artık Kısa Cümleler Kuruyorum ' şarkısına geldi , klibin yönetmenliğini Hakan Yonat yaptı.

İkinci albümün ardından yine araya uzun bir stüdyo dönemi girdi. Bu arada acılar Şebnem`in peşini bırakmadı. 1999 yılında meydana gelen 17 Ağustos depreminde Babası Ali Ferah`ı yitirdi. Acılarını hafifletmek ve yeni şarkılar üretmek için müziğe daha da sıkı sarılmayı tercih etti. Böylece ' 03 Ekim 2001 ' tarihinde ' Perdeler ' adlı üçüncü albümü yayınlandı ve yine büyük beğeni topladı. Bu sefer ki albümde Şebnem , İskender Paydaş ve Pentagram üyeleriyle değil de sahnede birlikte çaldığı müzisyenlerle çalışmıştı. Bu albümden ilk video , albümle aynı adı taşıyan ' Perdeler ' şarkısına çekildi. Klip, Türkiye standartlarının çok dışında ve oldukça güzel görüntüler barındırıyordu. Bu klipten kısa bir süre sonra ' Sigara ' şarkısı da , renkli cam da boy göstermeye başladı.

İki yıl aradan sonra , tarih ' 12 Mayıs 2003 Pazartesi Günü ' yeni albümünün ilk videosu ' Ben Şarkımı Söylerken ' müzik kanalarında dönmeye başladı. ' 15 Mayıs 2003 Perşembe Günü ' ' Kelimeler Yetse ' adlı muhteşem bir albümle Şebnem tekrar aramıza dönmüş oldu. İlk klibiyle kendinden oldukça söz ettirmeyi ve yine yeniden gündeme oturmayı başardı. Röportajlar , Tv programları derken kendini yoğun bir temponun içinde bulan Şebnemin ilk konseri Fanta`nın ' Gençlik Festivali ' adı altında düzenlediği organizasyonda olacak. Konserin ilk ayağı İzmir olmakla beraber bu turne 17 İl`i kapsayacak.

Albümlerinin dışında da Şebnem Ferah'ı pek çok farklı çalışmada görmemiz mümkün. Kimi şarkıcıya geri vokalleriyle , kimisiyle düet yaparak onlara eşlik etmiştir. Bunun yanı sıra bir çok sanatçıyla beraber yardım konserleri vererek pek çok faaliyette bulunmuştur..

Geri vokal yaptığı sanatçılar Sezen Aksu , Sertab Erener , Levent Yüksel , Nilüfer , Demir Demirkan , Tüzmen , Yaşar Gaga , Ajda Pekkan , Özlem Tekin , Tarkan , Çelik , Teoman , Haluk Levent . Düet yaptığı sanatçılar Müzeyyen Senar (Sarı Kurdelem Sarı) , Polad Bülbüloğlu (Gel Ey Seher) , Kargo (Kalamış Parkı) , Teoman (iki yabancı).

Ayrıca Bülent Ortaçgil'e saygı albümünde bir Bülent Ortaçgil klasiği olan ' Değirmenler ' şarkısını da yorumlamıştır.

Bu çalışmaların dışında ' Little Mermaid ' (Küçük Denizkızı) adlı çizgi filmde seslendirme yapmış ve soundtrackinde bulunan ' O Dünyada ' isimli şarkıyı seslendirmiştir. Toprak Sergen Ve Aydan Şener'in Oynadığı bir filmde ise , söz ve müziği Demir Demirkan'a ait olan ' Ay Işığında Saklıdır ' adlı şarkıyı seslendirmiştir.

Bunun yanı sıra reklam jingle'larıyla da karşımıza çıkmıştır. Akbank reklamı , Tat Ketçap , Pepsi ve son olarak Fanta reklamıyla hem göze hemde kulağa hitap etmeyi başarmıştır. Kısacası Şebnem varolduğu günden bu yana bir çok eşsiz başarıya imza atmıştır. Kendi ruhunun müziğini bulup , seçtiği yolda emin ve sağlam adımlarla yürümeyi başaran , içi doldurulmuş boş şarkıları değil hayatın gerçeklerini yansıtan şarkılarını , eşsiz sesini bizlere sunan ve en önemlisi dinleyenlerine Yüreğinin Tümünü açmaktan çekinmeyen , daima Samimi Duygularını paylaşan Gerçek Müzisyen Şebnem Ferah'a binlerce teşekkürler.

Ülkemizde belki en çok dinlenen ve bir hayli olan Şebo bir o kadarda başarılı olması desteklerimizden bence

Gitar satın alma rehberi


Giriş: Elektroylamı başlasam klasikle mi?


1-) Elektrogitarlar 2-) Klasik ve akustik gitarlar (yakında)

Giriş: Öncelikle bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Genelde gitara başlamak isteyenlerin en çok sorduğu soru klasik gitarla mı başlamalıyım yoksa elektrogitarla mı başlamalıyım oluyor. Benim düşüncem klasik gitarla başlamanın daha mantıklı olduğu. Çünkü gitar çalmak beceri ve yetemekten daha fazla çalışma gerektiren bir şey. Eğer yeterince sabrınız ve çalışacak zamanınız olduğnu düşünüyorsanız direk elekrogitarla başlamanızında bir sakıncası yok. Benim klasik gitarla başlamanızı tavsiye etmemin sebebi eğer bırakmaya karar verirseniz koyun bir köşeye dursun klasik gitarınız fakat güzel bir elektrogitarın bir köşede yatmasına gönlüm el vermez J Birde elektrogitar çalmak istiyorsanız ve klasik gitarla başladıysanız elektrogitara geçince biraz yabancılık çekebilirsiniz, tel aralıkları daha yakın ve parmak uçlarınız alışıp hafiften nasırlaşmadıysa teller parmaklarınızı biraz zorlayabilir. Klasik gitarımızı alıp sol el alıştırmaları (sağlaklar için) yapmalıyız ve ileride elektrogitar çalacaksak pena kullanmaya özen göstermeliyiz.


1-) Elektrogitarlar;

Elektrogitar alırken ilk olarak dikkat etmemiz iki husus var.

1-) Bütçe.
2-) İcra etmek istediğimiz müziğin türü, genel müzik tarzı.


Bütçe konusunda önemli olan iki şey var. Bizi tatmin edecek ses kalitesi ve o gitarı ne kadar süre kullanmayı düşündüğümüz.

Ses kalitesinde belirleyici unsur gitardır. Yani bir gitar alayım sonra onun manyetiklerini değiştiririm olur saba Kirk Hammett Signature mantığı yanlıştır. Gitarın tonunu etkileyen ana etmenler ; Gövde ağacı(basswood, alder gibi), sap ağacı (maple, ebony gib) , klavye ağacı (rosewood, maple gibi), burgular, köprüler, manyetikler, hatta gitarın boyası bile tonun karakterini etkiler.

Eğer müziğe yeni yeni başlıyorsak kulak tırmalamayan bir ton bizi bir süre tatmin edecektir. Bu tonu elde etmek için alacağımız gitar hem bütçemizi sarsmayacak hemde ileride müzik hayatımıza devam etmek istemezsek “al be keşke bu kadar para vermeseydim” dedirtmeyecektir. Fakat ülkemizde gitarlar avrupa ve amerika fiyatlarına nazaran fahiş ffiyatlarda satıldığı için sıfır bi gitar için 300-400 dolar arası bir parayı gözden çıkarmamız gerek. Sıfırı 100-150 dolar olan gofret (ağacı kat kat kesilmiş sıkıştırılmış suntadan yapılan) gitarlara para vermemenizi tavsiye ederim. Çünkü o gitarlar insanı müzikten soğutuyor.
Bu yüzden 2. ele yönelen arkadaşlarımız çoğunlukta. Yakında 2. el elektrogitar satın alma rehberinide ekleyeceğim konuya.

Bahsetmek istediğim bir hususta şekilde çok takılıp kalmamak. Şekli hoşuma gidiyor diye gitar almayın sakın. Tabiki gitar bir bütündür, yani tonu tatmin edecek ve makyajı güzel olacak, albenisi olacak, görünce çalmak isteyeceksin fakat sadece şekil için gitar almanın sonu o gitarı duvara asmanız olacaktır. Mesela yeni başlayan birinin V kasa gitar alması saçmalıktır. Çünkü gitara yeni başlayan biri egzersiz yapmalıdır uzun süreler boyunca ve V kasa gitarlar oturarak çalınamaz. Eğer oturarak çalmayı denerseniz bir hafta içinde bel fıtığı olursunuz





Paramızı biriktirdik ve bir elektrogitar almaya karar verdik. Gelelim yapmak istediğimiz müziğin türüne.

Yukarda bahsettiğim gibi ses kalitesini, karakterini ve tonunu etkileyen birçok etmen var gitarda. Bunlardan yola çıkarak seçimimizi yapacağız.


Ton karakterini belirleyen en önemli etmen: Manyetikler

Eğer tarzımız sertse, yani metal ve hard rock’sa ve clean tonlarla fazla işimiz yoksa, distorted tonlar istiyorsak kullanacağımız en iyi manyetikler EMG’dir ve diziliş şekli h/h dir (hambucker/hambucker). Tabi Seymour Duncan’la da çok güzel metal yapılır fakat benim kişisel tercihim kapalı manyetik olduğu için EMG’yi öneriyorum.

Ek bilgi: EMG nin hz serisi pasiftir, 81-85 manyetikleri aktiftir. Aktif manyetik pille çalışır ve daha güçlü, bol sustain’li ve distorted ses verir.



Eğer tarzımız jazz veya blues’se zaten müzikal ve armoni olarak aşmışızdır ve burdan bilgi almamıza gerek yoktur

Giriş ve orta seviye için önerdiğim marka Cort’tur. Fiyat performans açısından en iyi firmadır. Küçük bir hatırlatma, giriş seviyesi için ünlü firmaların ucuz gitarlarından kaçın derim. Ödediğiniz paranın %50'sinden fazlasını sapta yazan markaya vermiş olursunuz.



Ağaçlara gelecek olursak;

Maun Genel olarak ağır bir ağaçtır,gövde yapımı için ideal bir ağaçtır,rezonanı iyi,tonal olarak ta mid-bas ttonlar için ideal bir ağaçtır... Fark ettiyseniz harbi metalci işi gitarlarda genelde bu ağaçlar kullanılır ...

Alder Yine gövde yapımı için ideal bir ağaç olup,Tiz-miz ağırlıklı bir tona sahiptir fakat benzer özellikteki bir Maple dan tonunun kendine özgü parlaklığıyla ayrılır.. Bu arada benim gitarlarda kullanmayı en sevdiğim ağaç bu ağaçlardır..

Maple Sap yapımı için ideal bir ağaçtır,gövdede ben şahsen hoşlanmıyorum çünki en az bir maun kadar ağırlar...Alder gibi parlak tona sahiptirle,sağlamdırlar en güzel yanıda bence işlenmesi ve cilalanmasının basitliğidir...

Abanoz Çok sert bir ağaçtır,genelde sap yapımında kullanılırlar ama artık günümüz üreticileri bu ağacı ne gövde yapımında nede sap yapımında kullanmıyorlar,çünki pahalılar. Aşırı parlak bir tona sahiptirler,hatta abanoz gövdeden yapılmış bir gitar size amfiden tiz bile kıstırabilir o derece...

Ladin ve sedir genelde akustik ve klasik gitarlarda kullanılır. Akustik gitarların çoğu ladin ön gövdeye sahiptir. Bu ağaca sahip elektro gitar ben hiç görmedim.



Şimdi ise ağaçlarla ilgili biraz genel bilgi vermek istiyorum
1-) Kızılağaç(Alder)
Ortalama boyu 30m kadardır,mutfak gerçleri,mobilyacılık,oymacılık,müzik enstrümanları yapımında kullanılır. Çalışılması oldukça rahat bir ağaçtır, iyi yapışıp cila tutar. 0.41 ortalama yoğunluğuyla oldukça yumuşak bir ağaçtır, fiziksel açıdan bu yüzden fazla kuvvetli bir ağaç değildir.

2-) Dişbudak(Ash)
Ortalama 25-40m boy yapar.Her türlü mutfak gereci,mobilyacılıkta,oymacılıkta,hockey sopası,bilarda ıstakası,beyzbol sopası,alet saplarında ve müzik enstrümanları yapımında kullanılır. Çalışılma özellikleri kızılağaç gibi iyidir, ayrıca fazla çalışmaz, ortalama yoğunluğu 0.60 olup ağırlığına göre fiziksel dirençleri oldukça kuvvetlidir.

3-) Kavak(Poplar)
50 metre kadar boy yabapilen kullanım yerleri kızılağaca benzeyen bir ağaçtır. Ortalama yoğunluğu 0.42 dir. Genel olarak bütün fiziksel dirençleri orta seviyede olan bir ağaçtır.

4-) Ihlamur(Basswood)
20 metre kadar boy yapabilir, kullanım alanı oldukça geniş ve değerli bir ağaçtır.0.37 yoğunluğuyla yumuşak ve hafiftir,aletlerle çalışması oldukça kolaydır, kuruduktan sonra oldukça stabildir. Bu özelliklerinden dolayı ideal bir oymacılık ağacıdır.

5-) Maun yada Mahun(Mahogany)
Değişik türleri vardır.Genel görünüş itibariyle hepsi kzılımsı koyu kahverengi renktedirler.ortalama yoğunluk olarak 0.59 diyebiliriz. Gitarlarda genellikle honduras maunu kullanılır. 49 metreye kadar uzayabilir. Dünyanın pek çok yerinde bulunduğundan dolayı oldukça düşük fiyatlıdır. Çalışılma özellikleri genel olarak iyi seviyede olan maun'un fiziksel direnci iyidir.Özellikle kuruduktan sonra son derece stabil bir ağaç olmasından dolayı sıklıkla gitar sap yapımında kullanılır.
6-) Akçaağaç yada Kelebekağacı(Maple)
Pek çok türü olup çoğu ülkemizdede yetişmektedir. Ortalama yoğunluğu türüne göre oldukça değişiklik göstersede 0.59-0.80 arasıdır. Odunu oldukça sert olup, güç eğilir, çalışması fazla bir ağaçtır. Çalışılma özellikleri orta seviyededir, oldukça iyi cila tutar. Başlıca kullanım alanı yaylı çalgılar yapımı olmakla beraber, gitar yapımında, uçak pervanesi yapımında, parke yapımında ve her türlü kaplamacılıkta kullanılan oldukça önemli bir ağaçtır. Ayrıca önemli bir ses ağacıdır

7-) Ceviz(Walnut)
Ceviz önemli bir ses ağacıdır,özellikle akustik kasalılarda kullanılır, ses başarımı açısından orta seviye diyebiliriz, 50 metre kadar boy yapabilen ceviz güzel görünümünden dolayı mobilyacılıkta sık kullanılır.Her türlü kakmacılık,oymacılık,Tüfek kabzası gibi işlerde kullanılır. Ortalama yoğunluğu
0.64 tür,yani akçaağaçla aynı klasmana girer. Kuruması oldukça yavaştır,çalışılması oldukça rahat olan ceviz, iyi cila tutar ve yapışır. Stabilitesi iyidir. Orta seviye fiziki dayanımı vardır.


8-) Huş(Birch)
Huş 20 metre kadar boy yapabilen ortalama yoğunluğu 0.64 olan bir ağaçtır.Odunu ondan daha ağır olmakla beraber ıhlamura benzer. İyi işlenip renk verilebilir fazla dayanıklı değildir. Çok türü vardır,kaplamacılıkta,müzik enstrümanlarında, dondurma çubuklarında, parke yapımında, alet özelliklede bıçak sapı yapımında sık kullanılır.


9-) Çam(Pine)
Çok çeşit türü vardır, ülkemizdede her yerde bulunabilen bir ağaçtır, ortalama yoğunluğu 0.52 olsada buna aldanmayın, gerçekten çok yumuşaktır, çalışılması son derece kolaydır, odunu aromatik bir koku salar, yıllık halkalarının çok geniş olması, odununun çok yumuşak olması, damarları arasında reçine barındırması gibi nedenlerden ötürü çalgı yapımında kullanılmaz, ancak kullanan yapımcılar yok da değil. İyi çivi tutmasından dolayı inşaat kerestesi, çit, ambalaj sandığı gibi işlerde kullanılır.

10-) Karaağaç(Elm)
18 metre kadar boy yapabilir, yoğunluğu 0.68 olup orta derecede dir. Oldukça dekoratiftir. Fiziksek direnci yüksektir, mükemmel şekilde bükülebilir. Cilalanması iyidir. Mobilya yapımında, parke, kaplama, tornacılık, oymacılık, çalgı yapımında, spor aletleri ve alet saplarında kullanılır.

11-) Çınar(Plane Tree,Sycamore in USA)
Çabuk büyüyen bir ağaçtır, yoğunluğu 0.62 dir. Çalışması orta derecede, iyi şok direncine sahiptir. Ancak odunu mantarlar tarafından çok kolay enfekte edilebildiği için fazla bir kullanım alanı yoktur. Kaplamacılıkta kullanılır.

12-) Meşe(Oak)
Meşe çok süper bir ağaçtır, ciddiyim, pek çok türü vardır. Ortalama yoğunlukları 0.70 tir. Oldukça ağır ve sert bir oduna sahiptir. Leş gibi ağır da diyebiliriz, kurutulması güç ve çalışması çok olmakla beraber kuruduktan sonra stabil ve sağlamdır.İyi işlenir, iyi cilalanır, iyi yapıştırılır, iyi çivi tutar. Oymacılıkta, alet sapı yapımında, parke yapımında, içki fıcısı yapımında, direklerde, kaliteli marangozluk işlerinde ve marongoz tezgahı yapımında kullanılan meşenin mali profili yüksektir,dolayısıyla önemli bir ağaçtır.

Elektro gitar çalmaya yeni başlanayanlar yafa çalacak olanlara tavsiyem Cort x-2 olmalıdır hem ses yönünden iyidir fiyat bakımından uygundur hemde rahat bir enstürmandır

Metal Müzik ve Türkiye?

21 Haziran 2009 Pazar
















vs
Evet bu ikisi arasındaki bağıntıyı kurabilecek kimse var mı?
Evet günümüzde metal müziğe bakılan düşünceler belli.''O nasıl müzik'',''Böğürtü dinlenir mi?'',''Ne anlıyorsunuz'' gibi tarzından bir çok soru mevcut.Hiç düşündünüz mü?Metal dinleyenlerin bakış açısından dünyaya bakmayı??....Metal müzik hiç bişeyi yargılamıyor ''şeytan,put vs..''tap demiyor.Yada tarzımızı değiştirmiyor bir anlamda olgunlaştırırken bir yandanda geliştiriyor.Gelde anlat anlatabilirsen.Salak salak düşüncelerle yok onlar şöyle onlar böyle diyorlar insanın iç dünyasında olup biteni kimse bilmiyor.Tek diyeceğim At gözlüğü takan insanlarımıza skolastik olarak düşünmeyin çok taraflı ve hümanist bir bakış açısına sahip olarak düşünün

Karışık Karikatür Serisi























Gece


“GECE” grubu 2000
yılında kuruldu. Çeşitli eleman değişikliklerinin ardından son halini
2005 yılında alan Grup, “GECE’nin insanları naif kıldığını ve
kendilerinin bu duyguyla örtüştüğünü düşünerek ismini GECE koydu. Daha
sonra grup üyeleri {Gökçe Balaban (bas gitar) , Erdem Başer (gitar,
geri vokal) , Can Baydar (vokal,gitar) ve Eren Çilalıoğlu (davul)}
isimlerinin baş harflerinin GECE’yi oluşturduğunu fark etti.

“GECE”,
Ankara’nın çeşitli barlarında düzenli performanslar gerçekleştirmiştir.
İlk bar programına 2002 yılında Limon Bar’da başlayan “GECE” burada iki
sene boyunca dikkate değer bir deneyim edinmenin ardından; 2004 yılında
Manhattan Bar’da sahne almaya başlamış ve kendini geniş kitlelere
tanıtma fırsatı bulmuştur.

2006 yılında Manhattan Bar’la
yollarını ayıran “GECE” yıl boyunca IF Performance Hall’da program
yapmış ve daha önceki performanslarının aksine, sahnede beste ağırlıklı
repertuar çalmıştır. Bu süreç içerisinde GECE, başta İstanbul’un ünlü
rock barları Mojo, Line, Kemancı olmak üzere Eskişehir, Bursa ve
İzmir’de de çeşitli gece kulüplerinde sahne almıştır. Birçok üniversite
ve lise şenliğinde de yer alan grup, ayrıca 2005 yılında Roxy Müzik
Günleri’nde finale kalma başarısını göstermiştir.

GECE son
dönemde yoğun albüm çalışmalarından dolayı sahne çalışmalarına bir süre
ara vermiştir. Grup tarz olarak kendisini ‘alternatif disko rock’
olarak tanımlamakta; brit, indie soundlarından etkilenmektedir.
Alternatif popüler müziğe yeni bir renk getirmeyi hedefleyen GECE’nin
prodüktörlüğünü Koray Candemir‘in üstlendiği “İÇİNDE SAKLI” albümü 12
Mayıs 2008 de Avrupa Müzik markası ile müzik marketlerde yerini aldı.

Grup,
söz ve müzikleri tamamen kendilerine ait parçalardan oluşan ilk albüm
şarkılarını 8 Mayıs Perşembe günü mini bir canlı konserle Studio
Live’da müzikseverlerle ilk kez paylaştı. Kargo Grubu’nun da “GECE”yi
desteklemek üzere izleyiciler arasında bulunduğu konserde, “GECE” hem
şarkılarıyla hem de enerjik sahne performanslarıyla dinleyicilerden
müzikseverlerden geçer not almayı başardı.

GECE grubu’nun İçinde
Saklı isimli ilk albümünün, ilk klibi “Aşık mıyız” adlı şarkısına
çekildi. Klibin yönetmenliğini, reklam filmi yönetmeni Özlem Koza;
görüntü yönetmenliğini ise Altın Portakal ödüllü görüntü yönetmeni
Özgür Eken üstlendi. 16 mm. film kullanılarak çekilen aktüel ve
performans planlar, öykünün ve sözlerin anlamı doğrultusunda
birleştirildi.

İlk klip yönetmenliğini bu şarkıda gerçekleştiren
Özlem Koza, castı tamamen doğal ve pozitif görünümlü insanlardan seçti.
Klibin hikayesinde yıllardan beri süre gelen söylemlerden faydalanarak
aşkın çok güçlü bir duygu olduğu verilmek istendi. Aşk, yaşandığında ve
karşılıklı olduğunda dünyanın en muhteşem duygusudur. Ve aşıklar
gökyüzündedir. Ancak aşk yarım kaldığında ya da karşılıksız olduğunda
kaldırılamayacak kadar ağır olabilir. Bu klipte aşkını yaşayanlar ve
aşkın ağırlığıyla hayata devam edenlerle aşkın iki hali verilmek
istendi. Aşkın ağırlığı pranga ile imgelenirken, pranganın
görselliğinden faydalanıldı.

Klip, tamamen soft bir dünyanın içinde pranga tezatıyla aşka mahkum olma duygusu işlenmeye çalışıldı.


Can Baydar (25, vokal, gitar): Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü’nden mezun oldu. Elektro gitar çalıyor. Müzikte en büyük ilham kaynağı Incubus’un vokali Brandon Boyd.

Erdem Başer (25, gitar, geri vokal): Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünde okuyor. Klasik gitar ve elektro gitarla müziği hayatının merkezine aldı. Fatih Akın filmlerindeki samimiyetten etkileniyor.

Eren Çilalıoğlu (25, davul): Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık mezunu. Çankaya Üniversitesi’nde master yapıyor. Müziğe babasının teşvikleriyle çok küçük yaşta piyano dersi alarak başladı. Hollywood klişelerinden nefret ediyor. Nirvana’nın “Nevermind” albümünü keşke biz yapsaydık, diyor.

Gökçe Balaban (25, bas gitar): Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler’den mezun oldu. Yüksek lisansını, aynı bölüm üzerine Bilkent’te yaptı. Müzik konusunda ilk ilham kaynağı, o dönem bir grupta çalan ağabeyi oldu. Babasının da gençliğinde amatör olarak gitar çaldığını söylüyor. Sinemayla pek arası iyi değil

aşık mıyız çok güzel alternatif rock sevenlerin mutlaka dinlemesi gereken bir şarkı ..

2000 yılında kurulmasına rağmen bu günlerde önümüze çıkan grubun şarkıları genelde bugünlerde göz önünde şunuda unutmamak lazım grubun solisti bazı şeylerden etkilenip bir anda çıkartıyor şarkıları kağıt kaleme:) döküyor

Dört X Dört


4X4’ ün hikayesi, 4 kişinin hikayesi. İki bin beş yılında başlayan yeni bir oyun.

G, A ve B stüdyoda oturur iken albüm yapalım derler. Derler ama…

Deniz ortada yok ki. Neyse, enstrumantal albüm projesi olarak başlayan çalışmalar bir anda biz neden vokalist bulmuyoruz fikri ile içinden biraz daha çıkılmaz bir hal alır. Neyse ki Deniz var ama o sırada yok. Bu arada hayat; tüm hızı ile akmakta ve 4X4’ ün trafikte kalması, varacağı yere gecikmesi için her türlü yol çalışmasını yapmaya devam etmektedir. Arada girilen çıkılan tüm bozuk ve kazılmış yollara rağmen, her şey 2006 yılının ilk yarısında rayına oturmaya başlar. Neyse ki G Deniz ile karşılaşmıştır. Bu arada trafikte kalmamıza sebep olan yazlık saat uygulamasına göre yaşayan arkadaşlara da başarılar diliyoruz. En bayıcısı da köprüde tıkanmaktır. Neyse biz yolumuza devam edersek, tanışma faslı ile ilerleyen günler zamanla provalara, konserlere, kavgalara, kayıtlara dönüşmeye başlamıştı. İşte bu da hepimizin alışkın olduğu yoldu ve - en kısa yol bildiğin yoldur • deyişi ile birebir uyuşuyordu. Başlayan her şey gibi ilerlemesine devam eden birliktelik; Biz dört kişiyiz grubun adını 4X4 koyalım ile ivme kazandı dersek yalan olacaktır. Çünkü A’ nın trafikte kaldığı bir sırada önünde yol vermemekte direnen ve arkasında 4X4 yazılı aracı görmesi ile ortaya çıkan bir fikir, karşısında grup ismi olarak tek alternatif olan Tanga’ ya galip geldi. Bu da uzun oldu ama kısaca 4X4 güçlü idi, tek çeker, iki çeker değil idi ve her hava şartında tam performans yoluna devam ediyordu. Camiada komando çalgıcılık diye tabir edileni de, kral müzisyenlik diye hayal edileni de yaşamış olan bizimkilere sanırız en uygun olan isimlerden biri idi. En azından Tanga’ dan iyidir. Adı konulan her çocuk gibi heyecana kapılan 4X4; Saf, sade, kendine özgü, etliye sütlüye bulaşan, kah off-road kah asfalt yollar arşınlayan bir müziğin peşinde kendini bulmaya çalışarak yoluna çıktı. Ve oyunun ilk aşamasını geçmeye bayağı yaklaşmış durumda gibi gözüküyor. İlk molayı Rockizm İzmir’ de veren 4X4 ardından White Lion ile Eskişehir, İzmir, İstanbul ve Ankara’ da konakladı. Açıkcası tahmin ettiklerinden de iyi geçen bu yolculuklar, 4X4’ e bayağı iyi gelmiş olmalı ki;

Albüm çalışması bu konserler ardından hız kazandı ve yolu çoktan yarılamış gibi gözüküyor.

Albümleri gayet iyi olan gurubun ''Arada bir'' ''Keşke Bilseydim'' ''Dün Gece'' şarkılarını dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim

grup yüzon


2003 yılında, berber çaldıkları bar grubu Kompleks’ten ayrılarak Candan Tezel (vokal) ve Ozan Yılmaz (klavye) tarafından kurulan 110, adını İstanbul’da rock müziğin merkezi olarak gördükleri Taksim ve Kadıköy’ün otobüs hattından alıyor.

Kurulduktan sonra beste çalışmalarına ağırlık veren 110, katıldıkları Roxy Müzik Yarışması’nda ilk 10 elemelerini geçti ancak dereceye girmedi. Daha sonra gruba Mehmet Esemen (gitar), Serkan Aktaş (bas) ve Nedim Ruacan (davul)’ı alarak albüm çalışmasına başlayan grup, 2005 yılında “Atomların Harika Dünyası”nı EMI etiketiyle çıkardı. Albümün çıkışından hemen sonra vefat eden Serkan Aktaş’ın yerine Alper Kılıç’ı aldılar ve ilk kliplerini albümün 7. parçası olan “Bitti Mi?”ye çektiler.

Rock İstanbul, Rock’n Coke gibi Türkiye’nin önemli festivallerinde sahne alan grup, Jay Jay Johanson ve Starsailor gibi isimlerle de aynı sahneyi paylaştı. Elektronik ve rock müziği başarıyla harmanlayan 110, ikinci klibini albümün sound’undan biraz daha uzak, daha yumuşak bir parça olan “Özledim Seni”ye çekti.

Tamamen kendi üretimleri olan “Atomların Harika Dünyası”ndan 3. klip ise “Gölge”ye geldi. Bu klibin diğer kliplere göre bir farkı vardı; 2006 yılında vizyona giren Togan Gökbakar’ın yönetmenliğini yaptığı “Gen” filminin müziği oldu. Filmden ve grubun performans görüntülerinden oluşturularak çekilen klip, Cem Gül imzası taşıyor. Bu albümden çıkan 4. ve son klip ise Doruk Çetin yönetiminde Tuzak isimli parçaya çekildi.

İlk albümden sonra oldukça olumlu eleştiriler alan 110, Türkçe sözlü müziğe yeni bir soluk getirdi. 2006 sonunda basçı Alper Kılıç ve davulcu Nedim Ruacan’ın gruptan ayrılmasıyla bir süreliğine yoluna üç kişi olarak devam eden grup, 2007 Temmuz ayında “Kontrol” adlı 2. albümünü DMC etiketiyle sevenlerine ulaştırdı. Albümden ilk video klibi “Düştüm” adlı parçaya çeken üçlü, ayrıca albümden “Dünya” ve “Çünkü” parçalarıyla da Türk müzik piyasasında ismini yeniden konuşturacağına inanıyor.

Grubun albüm sonrasında oluşturduğu yeni kadrosunda Candan Tezel, Ozan Yılmaz, Mehmet Uludağ, Burak Yerebakan ve Arda Algan bulunuyor.

Alternatif rock yapıyor bencede ''Tuzak'' isimli şarkıları gayet iyiydi devam etselerdi çok güzel yerlerde olabilirlerdi..

Türklerin 40 Altın kuralı



Evet arkadaşlar Türlüğümüzle gurur duyuyoruz peki Türklüğün kuralları nedir?:) buyrun beraber okuyalım;
1- Ucuz araba kullan ama, alabilecegin en guzel evi al.
2- Adam gibi uc fikra ogren.
3- Sevinclerini sakin erteleme.
4- Esini cok iyi sec. Cunku bu secim mutlulugunun veya bedbahliginin %90'ini olusturur.
5- Hergun 30 Dakika yuruyus yap.
6- Her yemekten once sukret.
7- Bir arkadasina sirrini aciklamadan once iki kere dusun.
8- Maas cekini imzalayan kisileri asla elestirme.
9- Kaybedecek seyleri olmayan insanlardan kork.
10- Gozunun onunde hep guzel seyler bulundur.
11- Cocuklarin, adet kelimesini duyduklarinda seni hatirlayacak sekilde yasa.
12- Dinine ait kitabi tam anlamiyla okumak icin kendine bir yil sure tani.
13- Kendini ve baskalarini affetmesini bil.
14- Ilkyardimi ogren.
15- Biri seni kucakladiginda ilk birakan sen olma.
16- Hergun 6 bardak suyunu icmeyi unutma.
17- Seni seven insanlari koru.
18- Zor da olsa ailenle tatil yapmak icin herseyi dene. Bu tatildeki anlar, hayatinin en degerli anlarindan biri olacak.
19- Kendine yapilmasini istemedigin hicbirseyi baskalarina yapma.
20- Basariya, ic huzura kavustugun, saglikli oldugun ve sevildigin zamani degerlendir.
21- Iyi ve basarili bir evliligin iki seye bagli oldugunu unutma :
a) Dogru insani bulmak
b) Dogru insan olmak.
22- Ebeveynlerini, esini ve cocuklarini elestirmek istedigin zaman dilini isir.
23- Sevimsiz olmayacak sekilde ayri fikirde olmayi ogren.
24- Cesaretli ol, hayatina geri baktiginda yaptiklarin icin degil yapmadiklarin icin uzuleceksin.
25- Cok mukemmel buldugun bir fikri baskasinin engellemesine izin verme.
26- Keyifsizliklerini aciga vurma.
27- Nasil bir duygu oldugunu ogrenmek icin 24 saat kimseyi ve birseyi elestirme.
28- Evliligini guzellestirmek icin hergun birseyler yap.
29- Iyilik dolu bir sozu ve iyiligin etkisini asla kucumseme.
30- Cocuklarin hakkinda baskalarina iyi birseyler soylerken, birak onlar da duysun.
31- Guc, sahip oldugun mallarla ilgili degildir. Unutma !!!
32- Cocuklarini anlamaya calis, yargilamaya degil.
33- Kalem ve not defterini daima yaninda tasi.
34- Zaman ve kelimeleri bosyere harcama, ikiside cok degerli.
35- Insanlarin yaptiklari olumsuz seyleri degil, ileride yapacaklarini dusun.
36- Senden az ya da cok parasi olanlarla, paran hakkinda konusma.
37- Birseyi elde etmek cok caba sarfettiysen, tadini cikarmak icin zaman ayir.
38- Birisinin kahramani ol.
39- Neyi ve kimi destekledigini insanlara soyle.
40- Sadece ask icin evlen.

Mutluluk nedir?Mutluluk ne kadar sürer?

Mutluluk Bir anlıktır bu anı yakaladığınız an mutlu olursunuz kalıcı değildir an da yakalarsınız o an geçince normal hayatınıza devam edersiniz resimdeki arkadaşlar belkide birlikte olduklarından dolayı mutlu oldular.












Yada Sevdiğiyle bir ömür geçiren eşlerin mutluluğu işte bu tablodaki duygulara paha biçilemez.Burdaki mutlulukta belki o resmi çektirene kadardı yada çizdirene kadardı sonra eski hayatlarına devam ettiler.Özetle mutluluk bir anlık hislerimizin doruk noktaya çıkarak kendimizin bir hoş olması kalbimiz küt küt atması yada vücudumuzu ateş basması gibi:)

Türk Kriz yok ve zenginiz de!!

Arkadaşlar düşünüyorumda Türkiye'de kriz var derler tamam kriz var işsizler her geçen gün arıyor ama bence her işten çıkanda yoksul değil neden mi?Yastık altına atılan paralar yeri gelince gün yüzüne çıkıyor bırakın onu ''1 alan 1 bedava'' kampanyası var bir yerde alınacak mal 200 lira o bedavasını almak için ne yapar ne eder alırız o malı ve ya Dünya'da satışa sunulan cep telefonlarının ilk alıcıları da Türklerden oluyor yabancı hala nokia 3310 kullenirken insanımız gidiyor nokia n95 alıyor çalışıyor felan sırf yeni meraklısı olduğumuz için kriz konusuna gelirsekte Ülkemizin Zengini Çok zengin fakiri ise Çok fakir olduğundan dolayı kriz var diyorlar bu eşitsizlik sadece bizde böyle işte bu yüzden dolayı kriz,enflasyon v.s yakamızı bırakmıyacak

Dr.skuLL


Grupun Temelleri daha Fen lisesinde Başlamıştı.4 kafadan gencin bir araya gelmesiyle başlayan hikaye daha sonra yerini grubun tüm elemanlarımın hepsinin Hacettepe Tıp kazanması sonucunda ''Dr'' sıfatını alıp Dr.SkuLL olarak değişir.

İmkansızlıkların had safhada olduğu dönemlerde yaptıkları albümlerle tarihe altın harflerle yazıldılar..Ne yazık ki Dr. Skull artık yok, belki birçoğu bırakın dinlemeyi adını bile duymadılar..Zaten albümlerini bulmak imkansızdır ama en azından böyle bir grup varmış bir zamanlar diyebilirler artık..Güven Erkin Erkal'ın önderliğinde bir proje başlatılmış, Dr. Skull için saygı albümü..
Elemanlar

Vokal: Murat Ersöz - Murat Baştepe - Alper Yarangümeli
Gitar: Murat Ersöz - Murat Baştepe
Bas Gitar: Mustafa Erman
Bateri: Alper Yarangümeli

Nirvana Grubu kimdir?Efsane Solist Kurt Cobain Yaşamı ve Ölümü hakkındaki rivayetler


MTV neslinin çok sevdiği ve bağlandığı Nirvana 1988'de ABD'de kurulduğunda çekirdek kadrosu Kurt Cobain (20 Şubat 1967 - 5 Nisan 1994; gitar, seslendirme), Krist Novoselic (16 Mayıs 1965; bas gitar) ve Dave Grohl'dan (14 Ocak 1969; davul) oluşuyordu. Cobain "Grohl bizim altıncı davulcumuz gibi birşeydi" diye anlatıyordu, dağu yakası topluluğu "Dave Brammage"dan gelmişti, daha önce de "Scream"da çalışmıştı.

Onların asıl davulcuları Chad Channing idi, "Dinosaur Jr"ın J. Mascis ve "Mudhoney"den Dan Peters ile sürekli bir ortaklık söz konusuydu aynı zamanda... Seattle şirketi Sub Pop ile anlaşan üçlü ilk olarak 60'ların Danimarkalı topluluğu Shocking Blue tarafından kaydedilmiş "Love Buzz" ve "Big Cheese"in aralarında bulunduğu ilk 45'liklerini hazırladılar.

İkinci gitarist Jason Everman tümü topu topu 600 dolara mal olan "Bleach"tan hemen önce topluluğa katıldı, kapaktaki fotoğrafa rağmen kayıtlarda hiç rol almadı (Mindfunk, Soundgarden ve Skunk'a doğru ilerleyecekti). Bu çalışma Nirvana'nın ağır ezgilere hoş bir hava katabilme yeteneğini doğruluyordu, kısa zamanda da büyük bir tabu oldu. Ama Channing bir Avrupa turnesi sonrasında gruptan ayrıldı, yerini Dan Peters doldurdu.1990'ın tek ürünü "Sliver"da rol oynadı.

Yeni davulcu Grohl kalıcı olmayı başaracak gibiydi. Topluluğu gezegene tanıtan Nevermind ile kendine gelen Geffen şirketi ile imzalanan ayrıcalıklı anlaşmayla üçlü, bu albümünde yapısal sınırları işleyen parçalarda yörelerine özgü yavaş sözler, coşturan nakarat biçimini ve ilk elden grunge alt kültürünü yüzeye çıkarıp dinleyiciye veriyordu.

1992 başlarında ABD listelerinde en yüksekteydi. Michael Jackson ve Dire Straits ile kapışıyordu, bir çok "yılın albümü" oylamasında da keza. Açılış parçası "Smells Like Teen Spirit" Birleşik Krallık'ta ilk ondaydı, bu parça efsaneleşti, Nirvana'nın artık önemli ve tanınmış olduğunu hatırlatıyordu. Aynı sıralarda Cobain ve "Hole"dan Courtney Love'ın aşkı, evlilikleri, Love'ın Frances Bean isimli bir kız çocuğu doğurması konuşuluyordu. Şimdiden açıktı, ne var ki, Cobain bir neslin sözcüsü, kurtarıcısı rolünü benimseyip benimsememe iç çatışmasını yaşıyordu. Ses getiren ilk öykü Vanily Fayre gazetesindeki bir makaleyle geldi, Love hamileyken uyuşturucu almıştı, bu da eyalet yönetimini ilk ayında Cobainlerle bebeği yalnız bırakmama kararına götürdü.

Bir sonraki albümün kayıtlarındaki zorlukları konu alan basın açıklamaları, ayrıca Cobain'in ide rahatsızlığını dindirmek amacıyla bir dizi ilaç kullandığını ortaya koyar nitelikteydi. Yapımcı Steve Albini ile "In Utero"nun kaydı, sorunsuz olmadı; Albini ve Geffen'in vurdumduymazlığı, kendi istediklerini yapmaya çalıştıkları konuşuluyordu. Snunda kayıt tamamlandığında, "Nevermind" kadar hızlı bir çıkış yapmadı, Cobain'in söz yazma yeteneği "Penny Royal Tea", "All Apologies" ve tartışmalara yol açan "Rape Me"de kendini gösterse de.

Daha sonraları kolay etkilenen nesil tarafından bir atasözü gibi yaklaşılacak "Kendimden nefret ediyor ve ölmek istiyorum" sözünü söyleyen, kendini yok etme arzusu içindeki Cobain 1994'te doruktaydı. İtalya'da turne esnasında komaya girdiği (ki bunun başarısız bir intihar denemesinin bütün izlerini taşıdığı daha sonradan açıklandı), ve Seattle'a dönmeden önce kendini vurduğu gerçeği Nirvana'nın ancak bir punk topluluğu olduğuna karşı çıkan adam, belki de kendisini saran başarı yüzünden yıkılmıştı.

Ölümünün ardından çok söz söylendi, bir marka oldu. Basın-yayındaki uyanış, toplumdaki etkilenme ve kayıp hareketleriyle eş zamanlı gelişmişti, bir çok tıpkıbasım intiharla birlikte... MTV Unplugged In New York"ın çıkışı hayranlarına küçük bir rahatlık, avuntu sağladı, 90'ların en dayanıklı görsel ve işitsel gösterilerinden birinde, Nirvana'ya özgü ve kaplama parçalardan bir seçki sunuluyordu.

Grohl, eski Germs gitaristi (önceki turne düzenlemelerinde ve "MTV Unplugged" gösterilerinde ikinci gitarı eline alan) Pat Smear ile "Foo Fighters"ı topladı. Onları hiç yalnız bırakmaya basın-yayın dedikoduları ise Grohl'un "Pearl Jam" veya Tom Petty ile birlikte çalışacağı yolundaydı.Novoselic ise 1997 başlarında "Sweet 75"i kurdu.

Müzik tarihine ve hayranlarına birbirinden güzel, etkileyici sayısız eser bırakan Nirvana geldi, geçti.

Bir kurtarıcı gibi düştüğü bu yeni neslin dünyasında boğulup giden yetenekli bir müzisyenin ve onun isminin arkasında zor görülen bir topluluğun; acıların, hayallerin, sevincin ve çaresizliğin öyküsü...

Kurt Cobain kimdir?
90'lı yıllarda kimsenin aklının ucundan bile geçiremeyeceği bir tarzı başlatan Kurt Cobain'in frontman'liğini sadece Nirvana içinde değerledirmek pek mümkün görünmüyor artık. 10 küsur yıl önce hayranlarına büyük bir şok yaşatarak bu dünyaya veda etti. Müziğin kısır bir döngüye girdiği '90'larda ortaya çıkan bir video önce herkese 'bu da neyin nesi böyle' dedirtmişti, kimseler müziğin sonsuza dek değişeceğini tahmin etmemişti. Ama öyle oldu, Nirvana bir efsane, Kurt Cobain ise bir ikon olarak müzik tarihine geçti. Çünkü Cobain sadece müziğin gidişatını sonsuza dek değiştirecek şarkılar yazmakla kalmadı, ileride hayatına mal olacak bir baskı yaratacağını bile bile bir jenerasyonun sözcüsü olmaktan çekinmedi.

Ölümü arkasındaki sır ise peşinden mektup bırakmış bu dünyadaki herşeyi kavuştum yaşamam için bir sebep yok gibilerinden özlü cümleler yazıp gitmişlerdir.Nirvana ve Kurt Cobain bütünleştiği için Kurt Cobain ölümünden 15 yıl gecmesine rağmen Mtv albüm kritiği adlı programda ''Nevermind'' Albümü 2009'un en iyi Albüm olarak seçilmiş ve halada fan ları üzerindeki etki bir an bile eksilmemiştir

Kadınlar Arasında Çekemezlik var ama Erkekler de Neden yok yada çok azdır :)



Evet bunu anlamakta güçlük çektiğim bir nedende kız kızı neden çekemez görünüş mü? yürüyüş mü? tarz mı? sevgilim var senden üstünüm gibilerinden bişey mi?bunu bir erkek olarak anlamış değilim çoğu kez kızların toplarlanıp kavga ettiğine şahit oldum ve öyleki birisi erkekle çıkar diğer ise sever kavuşamaz seven kişi bunu kabullenemez ve üzerine yürür diğeri de sevgisi için :)(artık ne sevgisisyse)kavga ederler felan halbuki erkeğe hiç sormazlarki böyleyken böyle oldu biz tartışıyoruz bunda yine erkek suçlu oluyor 3.şahıs tarafından olaylara bakılarak.En kazançlı Feministler oluyor sanırım :)



Gelelm Erkeklere erkekler ise yani biz ben :D neyse artık onlarsa şekil 2 deki göründüğü gibi ekmek paraları peşinde koşarlar bu yüzden kavga ederlen yada çalıştığı yer parasını vermez tartışma sonucu kavgaya dönüşür Küfür sonucunda kavga ederler kız için kavga ettiğimiz nadirdir(aklı başındaki erkekler etmez).Burdan da anlıyoruzki kavga erkek işinden çok kız işidir:)

Bilgisayar ve İnternet'in Zararları ve Yararları


Evet arkadaşlar bilgisayar ve internet arasındaki mantığı kuralım...
Eğer yaşımız 17 ve 17+ ise genelde manitamız oluyor:) msn ortamında chat yapıyoruz derslerin için kullanılma ranı %5 olan bilgisayar ve internet msn,facebook,full Download yapmak için %95 olarak istatistik yapabiliriz.Eğer 12 ve 15 yaşındaysak bu msn facebook haberi olmuyorlar manita deseler yabancısı oluyor hiç yokluğunu hissetmiyorlar.Daha çok oyunlara eğilimli oluyorlar Genelde ise Knightonline,Conquer Online,Counter-strike ve azda olsa Warcraft tutkunu oluyor ebeveynler ise çocuktur oynarlar mantığı ile hareket ettiklerinden bağımlılık ve kendi amacından dışarı çıktığı için kullanım ileride temeli olmayan bir öğrenci hayatı ve ciddiyetsiz kişilikler oluşuyor bu yönünü kınıyorum bilgisayar ve internetin :)


Gelem yararlarına bilgisayar kullanımını ödevlerimiz artık okullarda bilimselleşmeye başladı bunlar için kitaplar yeterli olmadığından
mecburen diğer kaynaklara yönelmemiz lazım oluyor asına bakarsak kütüphane diceksiniz ama bence artık eski önemini kaybeden kütüphanaler sanal ortamda daha büyük ve en ulaşılmaz bilgilere bile zorlasak bulabileceğimiz herşey bir ''tık uzağımızda'' bu yönden cok iyi fakat bağımlılık yaratacak diğer türlü bilgisayar ve internet kullanımı yerine çocuklarımız kardeşlerimizi bilgilendirerek daha iyi bir ortam hazırlamalıyız

Yds Sınavı da Bitti Giren arkadaşlarımıza başarılar


Evet Yabancı Dil bölümünü okuyan öğrenciler Öss sınavından Sonra Yabancı Dil sınavına gireceklerdi ve girdiler.Sınavın Tüm giren arkadaşlarımıza iyi geçmesini dilerim umarım emeklerinin verimini bu sınavda almışlardır

Babalar Gününüz Kutlu olsun...:)


21.06.2009 Babalar günü'müz kutlu olsun.

Güzel Türkçemiz Bozulmasın !!


Son zamanlar gerek ''Emo'' akımı gerekse de ''Msn Messenger''daki kısa yazma alışkanlığımız sayesinde dilimiz bozulmaya başladı.Artık ''k'' harfi yerine ''q'' harfi kullanılıyor.Soldaki resimde de belirttiğim gibi yazım yanlışları oluyor.Hatta o kadar da etkiliyor dilimize bile yansımaya başladı.Dilimize sahip çıkmalıyız en azından yanlış kullanan arkadaşlarımızı dahi uyarmalıyız.Ben yazılarımda en aza düşüreceğim veya hiç yapmamaya özen göstereceğim umarım sizde gösterirsiniz...

Alternatif Rock nedir?


Alternatif rock, 1970'lerin sonunda hard rock'a bir alternatif sunmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Her ne kadar işleyişi hard rock'a benzetiliyorsa da akor ve ritimleri farklıdır. Dinleyiciye farklı bir armoni anlayışı sunar. Tabanı bilindiği gibi punk rocktır Analiz edildiğinde günümüzde sert tonlarla kullanılan alternatif rock, Hard Rock tabanlıdır. Progressive Rock, Indie Rock, Indie Pop, Brit Pop, gibi birçok farklı müzik türünü içinde barındırır. İçinde birçok müzik türü barındırdığı için tek kültürün aksine çoğu kültüre uyum sağlar. Günümüzde en çok tercih edilen rock dalıdır.Türkiye'de Duman,Mor ve Ötesi,Manga,Kurban,Gece...Dünyada ise en başarılı isimlerden olan Nirvana,Placebo,Green Day...

Heavy Metal Nedir ?

Kısacası bana göre metal müziğin doğduğu andır o zamanlar ;
Heavy Metal,sistemdeki tüm olumsuzluk ve haksızlıklara karşı direnen küresel değil evrensel bir isyandır.

Heavy Metal tamamıyla insan emeğinden oluşan,insan gücünü tartan bir yetenekler arasıdır.

Heavy Metal asiliği trend olduğu için seçenlerin değil,isyanı yaşam tarzı olarak benimseyenlerin hayatının fon müziğidir.

Heavy Metal kan,şiddet ve ölüm üçgenini benimseyen,şeytana ve kötülüğe tapan bağnaz bir inanç sistemi değil;hayatın kötü yönlerini anlatarak iyilik ve de doğruluğa teşvik eden bir ironidir.(her kafa bu ironiyi anlayacak kadar basmaz)

Heavy Metal sisteme gelecek tepkilere karşı beyinleri uyuşturmak için değil,sisteme ve sistemin köpeklerine karşı direnmek için vardır.(bu yüzden mtv ekranlarında gerçek heavy metal grubu göremezsiniz)

Heavy Metal 60ların bluesu,70lerin rock'n rollu,80lerin glami,90ların grungei ve de 2000lerin nu-metali gibi hiçbir zaman trend olmamış,her daim kendi ayakları üstünde durmuş gerçek bir kahramanlık öyküsüdür.

Heavy Metal süslü sosyete kızlarının müziği değil,onurlu insanların yaşamla mücadele öyküsüdür.

Heavy Metal kalıplaşmış kurallara takılıp kalmayan kendisini hiçbir zaman sınırlamayan bağımsız,hatta en bağımsız türdür.

Heavy Metal ilk çağlardan bugüne hala yaşayan ve damarlarındaki kan delice akan onurlu insanlar var oldukça yaşayacak olan en asil duygudur.

Heavy Metal metallicanın mp3 davası,ozzy osbourneun mtvdeki dizisi ya da boyalı rock starlarının süslü püslü limuzinleri değil,evlerinin garajlarında prova yapan grupların küçük plak şirketleriyle kanlarıyla imzaladıkları anlaşmalardır.

Heavy Metal,Megadeth'in Peace sells'i,Motörhead'in 1916'sı,Judas Priest'in Touch of Evil'i,Anthrax'ın Indians'ı Slayer'ın Angel of Death'i, Scorpions'un Media Overkill'i ve daha birçok isimsiz kahramanın yazdığı asalet dolu isyanlardır.

Heavy Metal cep harçlığıyla fanzin çıkarıp aç gezen,büyük emeklerle konser düzenleyip zarar eden ve ona buna borçlanan,evdeki cd kaset arşivini satıp demo yapan bizlerin yaşam kaynağıdır.
kısacası heavy metale hala çok şey borçluyuz.

Türk Metal Müzik Tarihinin İlkleri


1. Türkiye'nin ilk heavy metal grupları 1980 yılında kurulan Devil ve Whisky'dir.

2. İlk yerli Türkçe sözlü metal albümü Whiskey'e ait. "Babanne" albümüdür.

3. İlk heavy metal demosu Ankaralı Hazy Hill tarafından "Murky Bediam" adıyla yayınlanmıştır.

4. İlk yerli İngilizce sözlü yasal metal albümü Pentagram'ın kendi adını taşıyan ilk albümüdür.

5. Tüm azamanların en çok satan yerli heavy metal albümünü Pentagram'a ait "Anatolia" albümüdür.

6. Tamamı kadınlardan oluşan ilk heavy metal grubu Bursalı Volvox'tur.

7. Türkiye'ye ilk gelen yabancı metal grubu Alman Grinder'dır. Grubun Pentagram ve Akbaba gruplarıyla verdiği konser 12 Mayıs 1990 yarihinde Harbiye Açıkhava Tiyatrosunda düzenlenmiştir.

8. İlk bağımsız heavy metal dergisi Laneth'tir.

9. Türkiye'de konser vermii yabancı gruplar içinde en yüksek bilet satışını gerçekleştirmiş grup Metallica'dır. 25 Haziran 1993 tarihinde İnönü Stadı'nda gerçekleşen konserin ön grubu The Cult'tı.

10. Yurtduşunda konser veren ilk grubumuz Hazy Hill'dir.

Bunun dışında dağılmamış olsaydı Türkiye'de ve Dünya'da hala varlığını başarıyla devam edicek olan ''Dr.Skull'' grubunu unutmamak lazım ah eski günlerde yaşasaydık keşke 80-90 lı yıllarda da müzik keyfine iyice doysaydık.Günümüzde Türkiye'de eskisi kadar metal müzik ruhunu yaşata gruplar yok gibi yada çok az grup kuruluyor albümleri çıkyıor daha sonra bazı nedenlerden dolayı çok kısa süreli yaşayan gruplar bir anda kaybolur bunun içindir ki,rap,pop v.s tarzlar devam ederken benim gibi dinleyiciler artık isyan ediyor yavaş yavaş kayboluyorlar ama bana göre benim için metal müzik bir yana Dünya bir yana diyebilirim.Bilinçli dinleyicile hiçbirzaman vazgeçmeyeceği bir tarz:)

Rapidshare Premium mu lazımdı?:)

Rapidshare başı belada eğer bu sistem fena halde yola koyulup devam edebilirse yine bir Türk :) helal olsun bize işimize gelince Japonlardan bile zeki oluyoruz gurur Duyuyorum Türklüğümle:).Neyse fazla uzatmadan verelim linkimizi
www.rapidsiz.com sömürmeye başlayabilirsiniz:)

Batı Yakası

2008 Rock'in Dark Express 1. olan Batı yakası dinlediğim kadar gayet başarılı bir grup olacağına eminim zaten çıkış videoları 4 gün önce ile bayağı bir hit yaptığına eminim ve ileride de bu başarısının devam edeceği kanısındayım.

Grup hakkında:


Batı Yakası, vokalde Korhan ÇELİK, davul ve geri vokalde Ergün YILDIZ, elektro gitarda Can BEZGEN ve bas gitarda Altuğ ŞENKAL'dan olusuyor. Müzik hayatlarının yanı sıra üniversite eğitimlerine de devam eden grup 2003 yılında kuruldu. Bugüne kadar Çanakkale, Bursa, Trabzon, Ankara, İzmir, İstanbul, Antalya, Eskişehir, Adana gibi farklı şehirlerde sahne almışlardır.

2008 yılında Rock'n Dark Express yarışmasına katılan Batı Yakası, Türkiye genelinde belirlenen 9 bölge içerisinde Ocak 2008 - Nisan 2008 tarihleri arasinda gerçekleşen elemeler sırasında Çanakkale bölge birincisi seçilip müzik sektöründe faal profesyonel isimlerden olusan jüri üyeleri karşısında diğer bölge birincileri ile girdiği yarışı Türkiye birincisi olarak tamamlamış ve PMD YAPIM ile albüm anlaşmasına imza atmıştır.

Batı Yakası'nın söz ve müzikleri kendisine ait 10 şarkıdan oluşan albümü "Batı Yakası" 15 Mayıs 2009 itibariyle piyasadaki yerini almıştır.

Grup Elemanları:

Vokal: Korhan ÇELİK
Davul & Back Vokal: Ergün YILDIZ
Elektro Gitar: Can BEZGEN
Bas Gitar: Altuğ ŞENKAL

http://www.myspace.com/batiyakasiband

Twilight(Alacakaranlık)



Türkme meali Alacakaranlık olan :) Twilight bence güzel bir korku veya gerilim filminden çok bir aşk,romantik bir filme benziyor.Aslında klasik wampir filmleri senaryosuda olsa filmin oyuncuları tarafından geniş bir destek kitlesine ulaştı.Filmde ana karakterler ''Bella'' ve ''Edward Cullen'' etrafında dönüyor.Bella başka yere taşınır işte okul değiştirir girdiği sınıfta 'Edward Cullen'' yanına oturur onun wampir olduğundan haberi olmayan Bella,'Edward Cullen'' dengesiz davranışlarından dolayı kendini suçlu tutar bu arada da 'Edward Cullen'' grubu insan avına devam ederken 'Edward Cullen'' Bella'yı koruma çabasını sergiler izledikçe değişen bir ruh hali var filmde iyi seyirler

20 Haziran 2009 Cumartesi


2009 öss sınavına giren arkadaşlarımıza başarılar ama şunuda unutmamak lazım bu tek sınav olayı artık kalkmış bulunmakta.Yeni sınav 2 planda yapılcak İlk bölüm genel onu geçersek İkinci bölüm sınavına girebileceğiz onda inse ayrıntı daha çok bilgi ağırlıklı olucak.Yeni sınav sistemine göre sınavlara girdikten sonra tercih yapabilcez bence bu ''+'' bir yönü ve diğer yönüde 3.5 saatlik bir sınavda hayatımızı belirlemek varken günde bir dersten sınava giricez mesela perşembe türkçe cuma fizik gibi daha iyi daha rahat olucaz bence ama genele bakarsak pek de iyi gözle bakılmıyor bu yeni sistem öss sınavına.Şunu da unutmamak gerekir azim çalışma ruhu insanın kendin de bitiyor uzaydan soru indirip sorsalar çözebilir :) çalıştıktan sonra.Ama Türkiye ortamına bakıp açıkta kalan üniversite mezunlarına bu daha korkutucu oluyor ister istemez okumaktan korkuyor insan neyse moral bozmamak lazım benim önümde 1 yıL var bu yılı en iyi şekilde geçirerek hedefime ulaşmaya çalışıcam umarım dış etkenler(arkadaş çevresi,bilgisayar,televizyon vb)etkili olmaz üzerimde:)

Hasret-Alternatif Rock


Alternatif rock müzik ruhunu bana göre en iyi şekilde yansıtan gruplardan olan hasret 2001 yılında ilk albümleri olan '' Sokakların Sesi'' albümünü dinleyenlerin önüne sunmuştur.Aslını söylemek gerekirse 10 numara olan albüm satışı mı azdı? yoksa başka durumlardanmıydı grup dağılma sürecine girer ve dağılır.Bileni çok az olmasına rağmen benden size öneri olarak indirip dinleyebileceğiniz bir albüm olan ''Sokakların Sesi'' kesinlikle tavsiye ediyorum.
Hasret-Sokakların Sesi diye aratıp bulabilirsiniz
bknz.google :)

Öncelikle Merhabalar ben Can.Dünyaya 15.7.1991 yılında dünyaya gözlerimi açmışım işte zaman erken geçiyor derken birde bakmışız 2009 yılına gelmişim kendima ait bir websitem var www.mynak.org burda paylaşımdur cart curt uzatmayım işte ilk bu işlere merak saldığımda bu siteyi açmak oldu daha öncesinde blogspot sitelerinde diğer arkadaşlarınkini okurdum heves ederim ama bir türlü bişey bulamazdım yazıcak neyse lafı daha uzatmayım bu kadar yeterlidir kendime göre yazıcam burada :)